Rodos Gezilecek Yerler

Rodos Gezilecek Yerler başlıklı bu yazı, ada hakkında genel bilgiler ile Rodos Gezilecek Yerler hakkında kısa ve özet bilgileri içermektedir.

Rodos Hakkında Genel Bilgiler

Bu ada, Yunanistan’ın On İki Ada diye bilinen adalarının en büyüğüdür. Rodos ada olmakla birlikte diğer taraftan; On İki Adalar ile Sömbeki, Herke, İleki ve Meis adalarını içine alan Yunanistan’ın bir ilidir. Aynı zamanda bu idari bölgenin de merkezidir. Deniz sahilinin yaklaşık 220 km olduğu söylenmektedir.

Rodos

2019 nüfus sayımına göre 130.000  kişilik bir nüfusu sahip olduğu söylenmektedir. Bu nüfusun ancak 55.000’i Rodos şehrinde yaşadığı ifade edilmektedir. Adanın kuzey ucundaki Rodos şehir merkezden sonra en önemli yerleşim yeri, güneydoğu sahilindeki Lindos’tur.

Rodos şehrinin Tapınak Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş kalesi ile Orta Çağ’dan kalma Eski Şehri UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir.

Adanın batı kesiminde yer alan Rodos Diagoras Uluslararası Havaalanı ile Rodos şehri arasında kalan kesimde toplanmış 5.500 nüfusluk bir Türk azınlığının da yer aldığı bilinmektedir.

Adanın iç kısımları dağlık ve ormanlıktır. İç kısımlar Türk çamı da denilen Pinus brutia ağaçları, kızılçam ve selvi ormanlarıyla kaplıdır. Buralarda yerleşim seyrektir. Adanın flora ve faunasının ise Türkiye’nin batı sahillerini andırdığı kabul görmektedir.

Kıyılar kayalık olsa da adada turunçgiller, şaraplık üzüm, sebzeler, zeytin ve diğer mahsullerin yetiştirildiği ekilebilir arazi şeritleri vardır. Adada birçok çiçekli bitki bol miktarda yetişmektedir. Adanın ana kayası da kireç taşı‘dır

Rodos Nerede

Ege Denizi’nde yer alan bu ada, Kaş’ın karşısında yer alan Meis Adası’ndan sonra Yunanistan’ın en doğusunda bulunmaktadır. Türkiye kıyılarının en yakın noktası olan Bozburun Yarımadası’nın ise 18 km güneyindedir.

Rodos’un Haritadaki Yeri

Rodos Tarihi

Adaya kayıtlı yerleşim tarihinin MÖ 2500’den önceki dönemlere dayandığı söyleniyor. Adaya, MÖ 1700’lü yıllarda Girit Uygarlığı yerleşmiş. MÖ 1600’lü yıllarda, Miken Yunanlıları ve Akhalar adayı istila etmiş. Bronz Çağı Çöküşü sonrasında, ilk yenilenen dış bağlantılar Kıbrıs ile olmuş. MÖ 1200’lü yıllarda ise Dorların gelmesiyle ada gözde bir yer olmaya başlamış.

Perslerin tarih sahnesine çıkmasıyla beraber Pers istilasına uğrayan bu ada, MÖ 600’lü yıllarda da Atina Birliğine geçmiş. Daha sonraki yıllarda sırasıyla MÖ 357 yılında Karyalılar’ın, MÖ 340’ta Persler’in, MÖ 332’de Makedonyalı’ların, istilasına uğramış.

1309’da Bizans’ın kontroluna geçen Rodos, daha sonra Saint John Kudüs, Rodos ve Malta tarikatı, Malta şövalyeleri, Rodos şövalyeleri ve Malta silahşorlarını içeren bir organizasyon olan Hospitalier Şövalyeleri adada hüküm sürmeye başlamış. Bu dönemde şehir Orta Çağ Avrupası ideal modeline göre yeniden inşa edilmiş.

Kanuni Sultan Süleyman’ın 29 Aralık 1522’deki ordusuna yenik düşen Rodos, yaklaşık 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu mülkiyetinde kalmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunun 1912 Trablusgarp Savaşında İtalyanlara yenilmesinin ardından Rodos diğer Ege Adaları ile İtalya tarafından işgal edilmiştir. Rodos ve Onikiada’nın diğer adaları, İtalya’nın İkinci Dünya Savaşında yenilmesiyle birlikte 1947’de imzalanan Paris Antlaşması’yla Yunanistan’a katılmıştır.

Geçmişi yukarıda bahsedildiği gibi oldukça eski ve zengin olan bu adada birçok gezilecek yer var. Son yıllarda plajları ve tarihi zenginliğiyle, florasıyla gelişen turizm potansiyeli sebebiyle gezip görmeyi fazlasıyla hak ediyor, bu ada.

Rodos Gezilecek Yerler

Görkemli surlarla çevrili Old Town, 1300’lü yıllarda inşa edilmiş olan Palace of the Grand Master, Old Town’un en değerli tarihi yapısı kabul edilen Arkeoloji müzesi, alışverişin ve eğlencenin merkezi Hipokrat Meydanı, 1522 yılında Kanuni’nin emriyle inşa edilen Süleymaniye Camii, Adadaki eski Yahudi yaşamı hakkında bilgi edinebilecek olan Jewish Quarter Rodos Old Town’da gezilecek başlıca yerler.

Rodos Gezilecek Yerler – Old Town

Asırlardır Rodos’taki denizcilik faaliyetlerinin odak noktasını oluşturmuş olan Mandraki Limanı ve bu limanda yer alan tarihi Yel Değirmenleri, Old Town’un bir kilometre batısındaki yamaçta yer alan Rodos Akropolü, Ege Denizi’nin zengin su altı yaşamı hakkında detaylı bilgiler sunan Rodos Akvaryumu Old Town’un hemen yanı başında ve eski şehire yürüyüş mesafesinde yer alan Rodos gezilecek yerler.

Rodos Gezilecek Yerler

Rodos Adası’nın merkezinden ancak araçla gidilebilen önemli gezilecek yerler de var. Bunların ilki Old Town’dan sonra adanın en önemli ikinci merkezi ve şehri, aynı zamanda Rodos’taki en popüler konaklama bölgelerinden biri olan Lindos kenti, Lindos’un içinde yer alan ve M.Ö. 9. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Acropolis of Lindos bu yerlerin en başında geliyor.

***

Adanın doğu sahilinde uzanan 50 km’lik Old Town Lindos yolunun 10’uncu kilometresinde tedavi edici etkisi olduğuna inanılan Kallithea Springs, aynı yolun 19’uncu kilometresinde şnorkelle dalış yapmaktan hoşlananların uğrak yeri olan Anthony Quinn Bay, 28’inci kilometresinde ve yolun iç ada tarafında yer alan yazın en sıcak dönemlerinde bile kurumayan Seven Springs (Epta Piges – Yedi Pınar),  yine 28’inci kilometresinde ve yolun sahil tarafında yer alan göz kamaştırıcı deniz manzarasıyla Tsambika Monastery, Old Town’dan araçla gidilebilecek ve adanın doğu sahil boyunca uzanan Rodos gezilecek yerler listesinin önemli noktaları.

Rodos Adasının doğal güzelliklerini Mayıs ve Eylül ayları arasında keşfetmek ve adanın iç bölgesi hakkında bilgi edinebilmek için adanın iç bölgesinde yer alan Kelebekler Vadisi (The Valley of the Butterflies) Rodos gezilecek yerler listesine dahil edilebilir.

Adanın batı sahili boyunca uzanan güzergahta yer alan ve Old Town’un 34 kilometre güneybatısında yer alan Antik Kamiros Kalıntıları, Old Town’un 70 kilometre güneybatısındaki küçük köye de adını veren Monolithos Kalesi Rodos gezilecek yerler listesine dahil edilebilecek diğer önemli noktalar.

Rodos adasındaki geziye adanın merkezi olan Old Town’dan başlamak en mantıklısı. Ardından gezilecek yerlerin çokluğu nedeniyle adanın doğu sahili boyunca geziye devam edilebilir. Sonrasında adanın orta bölgesi gezilerek batı sahiline geçip buradan geziye devam edilerek tekrar Old Town’da gezi bitirilebilir. Bu geziye araç kiralayarak yapmak daha verimli ve gezi güzergahındaki plajlarda deniz molası vererek daha keyifli bir gezi haline getirilebilir.

Old Town

Rodos Adası’nın tarihi bölgesi olan Old Town, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Bu kapsamda eski şehir Rodos gezilecek yerler listenizin ilk sırasına yazılmayı hak ediyor. Burada yürüyerek yapılacak olan bir gezide adanın geçmişi hakkında birbirinden değerli bilgiler edinme fırsatını bulmak mümkün.

Old Town Rodos Gezilecek Yerler

Görkemli surlarla çevrili tarihi yerleşim; Orta Çağ yapıları, Osmanlı zamanından kalma camileri, ilgi çekici görünüme sahip çeşmeleri, Gotik kiliseleri ile gerçek anlamda bir kültür hazinesi gibi duruyor.

Üstelik bu bölgede zaman geçirirken alışveriş mekânlarında otantik ürünler bulmak, restoranlarda ada mutfağının enfes lezzetlerini tadabilmek mümkün.

Rodos’un en çok ziyaretçi çeken bu bölgesini gezmeye ilk olarak Büyük Üstat Sarayından başlanabilir. Daha sonra daha eski çağlara ait kültürel hazinelerin izlerini takip etmek için Arkeoloji Müzesi gezilebilir. Orta Çağ atmosferini derinden hissedebilmek için gezilecek yer ise  Şövalyeler Caddesi.

Adanın Osmanlı hâkimiyeti altında olduğu yıllardan kalma Süleyman ve Recep Paşa camileri de Eski Şehir gezintisinin olmazsa olmazları arasında.

Palace of the Grand Master (Büyük Üstat Sarayı)

Palace of the Grand Master, karşıdan bakıldığında adeta kudretli bir kale gibi. Rodos ve Malta adlarıyla anılan Aziz Yuhanna Şövalyeleri tarafından 14. yüzyılda inşa edilmiş. Bu saray antik dönemlerin güneş tanrısı Helios’a adanmış bir tapınağın temelleri üzerine yapılmış.

Büyük Üstadlar Sarayı

158 odalı saray, 1856 yılında korkunç bir patlama sonrasında neredeyse kullanılamayacak hale gelmiş. Ancak 20. yüzyılın ilk çeyreğinde On İki Ada’yı işgal eden İtalyanların gerçekleştirdikleri kapsamlı yenileme çalışması sayesinde saray eski görkemini günümüze taşımayı başarmış.

Büyük Üstat Sarayı gezisi esnasında hem adanın Orta Çağ tarihi hakkında hem de antik dönem Rodos’u hakkında birçok değişik bilgi edinmek mümkün. Çünkü 16. ve 17. yüzyıldan kalma mobilyalar, heykeller, halılar ve Doğu orijinli süs eşyaları sarayın müzeye dönüştürülmüş ilk iki katında sergileniyor.

Ayrıca gezi esnasında M.Ö. 6. yüzyılda üretilmiş olan çeşitli ebatlardaki çömlekleri de yakından görmek mümkün. Bu tarihi objeler, bu gösterişli yapının sergi alanı haline getirilmiş bölgesinde sergileniyor.

Street of Knights (Şövalyeler Caddesi)

Old Town’daki Büyük Üstat Sarayı ile adanın merkezi arasında uzanıyor, bu cadde. Street of Knights, adanın tarihindeki önemli izleri üzerinde barındırıyor. Adaya çok büyük katkılar sağlayan, adayı ada yapan şövalyelerin adada nasıl yaşadıklarının ipuçları burada bulmak mümkün.

Cadde üzerindeki yapıların tamamı, Fransız stili mimariye sahip. “Büyük Üstat” unvanını taşıyanların büyük çoğunluğunun Fransa kökenli olması, bu seçimin altında yatan ana nedeni oluşturuyor. Ancak 1930’lu yıllarda İtalyanların eklemeleri sayesinde binalar, mimari açıdan özgün yapısını bir miktar kaybetmiş.

Street of Knights

Orta Çağ atmosferini günümüze taşıyan caddede yürürken birbiri ardına sıralanan tavernaların yedi farklı işaret taşıdığını fark etmek mümkün. Bu durum, şövalyelerin doğum yerlerinin ve dolayısıyla dillerinin farklı olduğuna işaret ediyor denebilir.

Zamanında İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya başta olmak üzere Avrupa’nın yedi farklı bölgesinde doğmuş şövalyeler, kendileriyle aynı kökenden gelen silah arkadaşlarıyla aynı mekânda zaman geçiriyormuş.

Arkeoloji Müzesi

Old Town sınırları içerisinde ziyaret edilebilecek en değerli tarihi yapılar arasında yer alıyor bu müze. Rodos Arkeoloji Müzesi, Orta Çağ’da şövalyeler tarafından hastane olarak kullanılmış. Ayrıca şövalyeler burada misafirlerini de ağırlamışlar.

Binanın inşa sürecine, 1440 yılında başlanmış. 1448 yılında tamamlanan tarihi yapı, Rodos’un aynı çağa ait tüm yapıları gibi İtalyanlar tarafından elden geçirilerek restore edilmiş.

Rodos Gezilecek Yerler – Arkeoloji Müzesi

Rodos Arkeoloji Müzesi’nde, adanın çeşitli yerlerinde gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkartılan ve On İki Ada dâhilindeki bazı adalardan getirilen antik eserler de sergileniyor.

Çeşitli vazolardan, heykelciklerden, lahitlerden oluşan bu koleksiyonun en değerli parçalarını ise Helios’un Başı ve Bellerophon’un Kimera ile mücadelesini betimleyen mozaikler oluşturuyor.

Hipokrat Meydanı (Hippocrates Square)

Eski Şehir bölgesinin en hareketli kısımlarından olan Hipokrat Meydanı, hediyelik eşya arayışında olan turistlere zengin seçenekler sunmasıyla tanınıyor.

Meydan, aynı zamanda renkli gece hayatıyla da dikkat çekiyor. Rodos’un kalbi Old Town’da asırlar öncesinde inşa edilmiş birbirinden değerli yapılar gezilirken, mola vermek için Hipokrat Meydanı’nda bulunan kafeler tercih edilebilir.

Hipokrat Meydanı

Akşam saatlerinde ise meydan çevresindeki restoran ve barlar, keyifli vakit geçirmek isteyen müşterilerini sıcak bir gülümsemeyle karşılıyor.

Hipokrat Meydanı, alışveriş ve eğlence fırsatlarıyla ön plan çıkıyor. Ancak ziyaretçilerine tarihi dokusunu tüm cömertliği ile sergilemekten de geri kalmıyor.

Meydanın bir köşesini 1507’de şövalyeler tarafından inşa edilen mahkeme binası oluşturuyor. Binanın bulunduğu alandan tepenin üst kısımlarına doğru çıkıldığında, etkileyici bir tarihi yapı olan Saat Kulesi’ne ulaşılıyor.

Süleymaniye Camii

Rodos’un Eski Şehir bölgesi, Osmanlı’dan kalma birçok yapıya da ev sahipliği yapıyor. Bu yapılar arasında en yoğun ilgiyi, 1522 yılında Kanuni’nin emriyle inşa edilen Süleymaniye Camii görüyor.

Bu yapı, adanın Osmanlı hâkimiyetine geçmesinin ardından sıfırdan inşa edilmiş. Bir başka deyişle Kiliseden camiye çevrilmemiş. Bu yapı ziyaret edildiğinde, Osmanlı mimarisine o dönemde hâkim olan detayları çok daha açık biçimde görme imkanı var.

Rodos Süleymaniye Cami

Pembe renkli kubbeleri ile dikkat çekici bir görünüme sahip olan Süleymaniye Camii’nde ilk büyük onarım çalışması 1808 yılında gerçekleştirilmiş. 2005’teki yenileme çalışmasının ardındansa cami ibadete kapatılmış.

Jewish Quarter

Old Town’ın güneydoğu köşesindeki dar sokaklardan oluşan bir bölgede yer alıyor, Yahudi Mahallesi / Jewish Quarter. Burası tam olarak Yahudi Şehitler Meydanı (Plateia Evreon Martyron) ve çevresini oluşturuyor.

Günümüzde ıssız ve harap durumda olan meydan yaklaşık bir yüzyıl önce 5.500 kişilik bir Yahudi nüfusuna ev sahipliği yapıyormuş. Bu nüfusun bir kısmı 1930’larda kaçarken, bir kısmı da 1944’te Auschwitz’e sürgüne gönderilmiş ve içlerinden sadece 151 kişi hayatta kalabilmiş.

Bu mahallede ayrıca Yunanistan’daki en eski sinagog yer alıyor. Kahal Shalom Sinagogu 1577 yılında yapılmış. Sinagog’dan girilen bir de Rodos Yahudi Müzesi var. Bu müze adadaki Yahudi yerleşiminin tarihçesi hakkında detaylı bilgiler sunuyor.

Mandraki Limanı ve Yel Değirmenleri

Eski Şehir’e yürüme mesafesinde yer alan Mandraki Limanı, asırlardır Rodos’taki denizcilik faaliyetlerinin odak noktasını oluşturmuş. Bu limanın girişinde bulunan dev boyutlu bir heykelin Antik devirlerde limanı koruduğuna inanılıyormuş. Bunun hikayesi yerel halk arasında sık sık konuşulduğu söyleniyor.

Eskiden bölgenin güvenliği şehir surlarının bir uzantısı olan Aziz Nicholas Kalesi üstleniyormuş. Bu askeri yapı, şimdilerde deniz feneri olarak hizmet veriyor.

Mandraki Limanı ve Yel Değirmenleri

Mandraki Limanı, günümüzde marina işlevi görüyor. Yaz aylarında buradan kalkan teknelerle Lindos ve Sömbeki başta olmak üzere birçok çevre adalara yolculuk yapılabilir.

Mandraki Limanı gezisi esnasında limanın dalgakıranında bulunan yel değirmenleri de görülmeye değer. Orta Çağ’da inşa edilen ve tüccarların getirdikleri tahılları işlemek için kullanılan değirmenler, artık adanın geçmişine ışık tutan simge yapılar olarak emeklilik günlerini yaşıyor.

Acropolis of Rhodes

Old Town’a yürüyüş mesafesinde bulunan Rodos gezilecek yerler listesindeki bir başka tarihi kalıntılardan birisi de Old Town’un 1 kilometre batısında, yamaçta yer alan Rodos Akropolü.

Acropolis of Rhodes

Aslında sadece birkaç kalıntının restore edildiği akropolde en dikkat çekici yapı 2. Yüzyıldan kalma bir amfitiyatro. Cicero ve Julius Caesar’ın da eğitim gördüğü iddia edilen akropolde Pythian Apollo Tapınağı sütunları da bir başka görmeye değer kalıntı.

Rodos Akropolü’ne ulaşım oldukça kolay. Güneşin çok yakmadığı saatlerde Old Town’dan yürüyerek gidilebileceği gibi, toplu taşıma otobüsüyle de gidilebiliyor.

Rodos Akvaryumu

Bu akvaryumun Ege Denizi’nin zengin su altı yaşamı hakkında detaylı bilgi sunduğu söyleniyor. Rodos Akvaryumu adanın en kuzey ucunda Eski şehire yürüyüş mesafesinde yer alıyor.

Akvaryum ilk önce 1930’lu yıllarda hidrobiyolojik araştırma istasyonu olarak inşa edilmiş, Art Deco tarzı bina aynı zamanda konuk da ağırladığı söyleniyor. Bu tesis, özellikle çocuklu ailelerin vazgeçilmezlerinden biri.

Rodos Akvaryumu, Rodos Gezilecek Yerler

Rodos Akvaryumunda 13’ü büyük, 15’i ise küçük boyutlarda olmak üzere toplam 28 tank bulunuyor. Bu tanklarda; deniz kaplumbağalarının, köpek balıklarının, yunusların ve fokların da aralarında bulunduğu Akdeniz’e özgü türler yaşamlarını sürdürüyor.

Bu gözlem alanlarına ek olarak akvaryum bölgesinde müze haline getirilmiş bir bölüme de var. Bu müzede farklı türlerin fizyolojisi hakkında ilginç bilgiler edinmek mümkün.

Adanın merkezi Old Town ve merkeze yürüyüş mesafesinde olan Rodos gezilecek yerler  listesinde yer alan tarihi ve turistik yerler gezildikten sonra adanın ikinci büyük merkezi ve ikinci büyük yerleşim yeri olan Lindos ile ada gezisine davam edilebilir.

Lindos

Lindos, Old Town’un araçla 50 km güneyinde yer alıyor. Adanın doğu sahil boyunca uzanan bir yol vasıtasıyla gidiliyor. Yol üzerinde de ise aşağıda bilgileri verilen Kallithea Springs, Anthony Quinn Bay, Seven Springs (Epta Piges – Yedi Pınar),  Tsambika Monastery gibi Rodos gezilecek yerler listesine eklenebilecek tarihi ve turistik yerler var.

Lindos’un labirenti andıran sokaklarında dolaşırken, adada hâkimiyet kurmuş neredeyse tüm medeniyetler hakkında değerli bilgiler edinebilme imkanı var. Burasının aynı zamanda Rodos’taki en popüler konaklama bölgelerinden birisi olduğu da söyleniyor.

Lindos – Rodos Gezilecek Yerler

M.Ö. 10. yüzyılda Dorlar tarafından kurulmuş. İrice bir ağacın süslediği meydanı ve beyaz badanalı evleri ile sanki tipik bir Ege kasabası gibi.

Adanın doğu tarafında yer alan Lindos, özellikle yaz aylarında bir kalenin çevrelediği Akropol’ü sayesinde yoğun ilgiye maruz kalıyor. Lindos’u, bünyesinde barındırdığı tarihi kalıntılara ek olarak plajlarında doyasıya deniz keyfi yapmak mümkün.

Rhodes Town’dan kalkan otobüslerle kolayca ulaşabilen bu sahil kasabasında ayrıca plajlara yakın konumdaki eğlence yerleriyle de ön plana çıkıyor. Burada adı da güzel kale olan güzel bir kale var.

Acropolis of Lindos (Güzel Kale)

Bu kalenin en eski bölümünün, M.Ö. 9. yüzyılda inşa edildiği düşünülüyor. 16 metre rakımlı bir tepenin üstüne yapılmış olan Acropolis of Lindos, Orta Çağda yapılmış olan bir kalenin bir kısmını paylaşıyor.

Akropol’ün ana kısımlarını oluşturan ve Athena’ya adanmış tapınak alanlarının M.Ö. 4. yüzyıldan kalma olduğu biliniyor. Bu yapılara ek olarak antik yerleşkede tiyatroya ve kurban etme törenlerinin gerçekleştirildiği alana ait kalıntıları da görme fırsatı var.

Acropolis of Lindos (Güzel Kale)

Lindos’u, Rodos’un en popüler yerleşimlerinden biri haline getiren Akropol’ü gezerken ayrıca aralarında Panayia ve Ayios Georgios Chostos’un da bulunduğu kiliseler ile antik mezar alanlarını yakından görme fırsatı da var. Gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalar sonrasında bu mezarlardan birinin, Kleoboulos Ailesi’ne ait olduğu anlaşılmış.

Lindos hakkında kısa bir bilgiden sonra Old Town – Lindos yolu güzergahında gezilebilecek Rodos gezilecek yerler listesine dahil edilmeye değer yerlerden de kısaca bahsedelim.

Kallithea Springs

Bu termal su kaynağı Old Town’nun 10 km güneyinde ve adanın doğu sahilinde yer alıyor. Kallithea Springs gibi termal kaynakların ilgi odağı haline gelmesinde, aslan payı İtalyanlara ait olduğu söyleniyor. 1912-1948 yılları arasında Rodos’u idare eden İtalyan yöneticiler, 1912 yılında antik dönemlerden beri iyileştirici etkilere sahip olduğu anlatılan kaynaklara yönelik bir dizi bilimsel çalışma yapılmasını sağlamışlar.

Kallithea Springs, Rodos Gezilecek Yerler

Kaynakların yeryüzüne çıktığı alanda yükselen binalarsa bu çalışmalardan en iyi sonucu almak maksadıyla Pietro Lombardi denetiminde 1928’de inşa edilmeye başlanmış.

Kallithea Kaplıcaları, doğal güzellikleri ve Art Deco tarzı binaları ile uzunca süre göz kamaştırmış. Hatta bu sayede Navaro’nun Topları ve Zorba filmlerinin bazı sahnelerinin çekimlerine ev sahipliği bile yapmış.

Ancak Rhodes Town’a 8 kilometre uzaklıktaki şifa dolu kaynaklar, İtalyanların adayı terk etmelerinin ardından uzunca süre atıl durumda kalmış. Neyse ki yerel yönetim 2007 yılında bu duruma el atmış ve tesisi yeniden kullanılabilir hale getirmiş.

Anthony Quinn Bay

Bu koy Old Town’nun 19 km güneyinde ve adanın doğu sahilinde yer alıyor. Şnorkelle dalış yapmaktan hoşlananlar, adanın en güzel yerlerinden biri olan Anthony Quinn Bay’i Rodos gezilecek yerler listesinin en başına dâhil ediyor.

Fakiraki’ye 3 kilometre mesafedeki koyun ünlü aktörün ismiyle anılmasını sağlayan olaylar zincirinin, Navaro’nun Topları isimli filmin 1961 yılındaki çekimleri sırasında başladığı söyleniyor.

Anthony Quinn Bay, Rodos Gezilecek Yerler

Yaygın inanışa sahip hikâyeye göre çekim için adaya gelen Anthony Quinn, bu koya hayran kalmış. Bu durumu öğrenen Yunan hükümeti de koyu, Meksika doğumlu aktöre hediye etmiş.

Sarp kayalarla çevrili olduğu için gözlerden uzak kalmak isteyenlerin yoğun ilgi gösterdikleri Anthony Quinn Koyu’na kara yolu üzerinden rahatça ulaşılabiliyor.

Alternatif olarak istenirse küçük bir tekne kiralayıp deniz yoluyla da Ladika sahilinin en güzel kısmı olarak nitelendirilen koya gidilebilir.

Seven Springs (Epta Piges – Yedi Pınar)

Bu pınar Old Town’nun 28, Anthony Quinn Bay’in ise 14 km güneyinde ve adanın doğu tarafında yer alıyor. Romantik atmosferi ile çiftleri kendisine çeken Seven Springs, Kolymbia’ya yerleşim yerine ise 4 kilometre mesafede bulunuyor.

Seven Springs (Epta Piges – Yedi Pınar)

Yazın en sıcak dönemlerinde bile kurumayan pınara gelen ziyaretçilerin, doğa harikası görüntüler eşliğinde burada keyif dolu anlar yaşadığı söyleniyor. Yedi Pınar’ı adanın en dikkat çekici cazibe merkezlerinden biri haline getiren bir gölü var. Bu gölü ovadaki tarım alanlarını sulamak için İtalyanlar oluşturmuş.

Suyu içilebilir durumdaki Epta Piges civarında, yürüyüş yapılabilecek çok sayıda patika bulunuyor. Çam ağaçları ile çevrelenmiş bu patikalarda yürümek dışında kaynaklara yakın konumdaki küçük tavernalarda yemek yenebilir ya da piknik yapılabilir.

Macera tutkunu gezginlerse buraya geldiklerinde ilk olarak göle açılan 1 kilometre uzunluğundaki tüneli keşfe çıktığı söyleniyor. Tünel, ilk başta karanlık ve tehlikeli gözüktüğü belirtiliyor. Ama yakınına gidildiğinde bir yetişkinin rahatça hareket edebileceği genişlikte olduğu kolayca fark edildiği ifade ediliyor.

Tsambika Monastery

Aslında adada, biri eski diğeri ise yeni olmak üzere iki adet Tsambika Manastırı bulunuyor. Birbirlerine çok da uzak sayılmayacak konumda yer alan bu iki manastırdan eski olanı, göz kamaştırıcı deniz manzarasını gözler önüne seren bir tepenin üzerine inşa edilmiş.

Tsambika Monastery, Rodos Gezilecek Yerler

Şu anda kullanım dışı olmasına rağmen Old Tsambika Monastery, konuklarına sunduğu bu enfes manzara ve zarif mimarisi ile ilgi çekiyor. Tabii yanı başındaki aynı adlı plaj da ziyaretçi sayısının artmasına katkıda bulunuyor.

Yaygın inanışa göre hayvan otlatan bir çoban, manastırın bulunduğu alanda, Meryem Ana’ya ait bir ikona bulmuş. Bu hikâyeden yola çıkılarak önce yapının inşası tamamlanmış. Ardındansa ikonanın ışıldamasına atıfta bulunularak yapıya “tsamba” kelimesinden türetilen adı verilmiş.

Kelebekler Vadisi (The Valley of the Butterflies)

Mayıs ve Eylül ayları arasında Kelebekler Vadisine (The Valley of the Butterflies) yapılacak bir gezi adanın doğal güzelliklerini keşfetmek için ideal bir aktivite. Burası Rhodes Town’a yaklaşık 27 kilometre uzaklıkta ve adanın kuzeybatı tarafında bulunuyor.

Adanın batı tarafında bulunan Theologos Köyü’ne yakın konumda yer alan vadi, Mayıs – Eylül döneminde Jersey Kaplanı adıyla tanınan kelebek türüne ev sahipliği yaptığı söyleniyor.

Kelebekler Vadisi (The Valley of the Butterflies)

Sığla ağaçları ile kaplı Kelebekler Vadisi’ndeki doğal güzellikleri gezip gördükten sonra vadinin hemen yanı başında yer alan Kalopetra Manastırı da ziyaret edilebilir.

Vadiyi kuş bakışı gören bir noktada bulunan bu dini yapı gibi, birkaç kilometre mesafedeki Soroni Köyü’nde bulunan Folklor Evi de adanın bu kesiminde en çok ilgi gören yerler arasında olduğu söyleniyor. Buradan adanın batı sahiline inildiğinde bu sahil kesiminde de gezip görülecek yerler var.

Antik Kamiros Kalıntıları

Rodos gezilecek yerler listesindeki tarihi yerlerden biri de Rodos Old Town’un 34 kilometre güneybatısında yer alan Antik Kamiros Kalıntıları. MÖ 10. yüzyılda kurulan ve Homeros tarafından bahsedilen antik Kamiros kenti MÖ 7. yüzyılda altın çağına ulaşmış. Maalesef MÖ 226 ve MÖ 142 yıllarındaki depremler tarafından bu kent tahrip olmuş.

Antik Kamiros Kalıntıları

Bu antik kent yıkılmış ancak günümüzde tam bir harabe de sayılmaz. Ziyaretçiler kentteki hamamları, tapınakları, Kamiros’un varlıklı ailelerinin evlerini görebilir. Antik bir şehirde yürümenin keyfine varabilir.

Monolithos Kalesi

Rhodes Town’ın 70 kilometre kadar güneybatısındaki küçük köye adını veren Monolithos Kalesi var. Kale 1480 yılında bölgeyi korsanlardan ve düşman ordularından korumak amacıyla Venedikliler tarafından inşa edilmiş.

Deniz seviyesinden 91 metre yükseklikteki askeri yapı, günümüzde bir harabeyi andırıyor. Ancak kalenin bulunduğu alana ulaşan ziyaretçiler, nefes kesici manzarayı seyretme ayrıcalığına sahip oluyor.

Monolithos Kalesi, Rodos Gezilecek Yerler

Tabii bunun için öncelikle çoğu yeri çalılarla kaplanmış, dar patikayı tırmanmak gerekiyor. Monolithos Kalesi, sarp kayalıkların üzerine inşa edildiği için surlarla çevrilmemiş. Yalnızca iç kısımdaki yapıların çevresi koyu renkli taş bloklarla güçlendirilmiş.

Tepenin zirvesini temsil eden noktada bir şapel yer alıyor. Bembeyaz duvarları ile bu yapılara tezat bir görünüm oluşturuyor. Dini yapının biraz ilerisinde bir tane daha şapel bulunuyor. Ancak bu bina da zamanın aşındırıcı etkisinden nasibini fazlasıyla almış gibi duruyor.